AMAZON
KADINLARI ve ARTEMİS
Yunanlı
tarihci-yazar Aiskhylos, onlar icin "Savaşcı Amazonlar,erkek
duşmanlarıdır.” demektedir. Amazonlar, av ve savaş ile uğraşarak yaşamakta ve
erkeklerle beraber yaşamaya gerek duymamaktaydılar.
Yine
de soylarını sürdürebilmek için erkeklere ihtiyaçları olurdu. Bu gereksinimleri
için bile asla erkeklere boyun eğmemişlerdir. Amazonların ilk dönemlerinde
erkekler de kavim içinde bulunurdu. Amazonlar, onlardan sadece köle ve uşak
olarak yararlanıyor, onları diledikleri gibi kullanıyorlardı. Fakat daha
sonraları erkekleri toplumlarından çıkartarak kapalı bir toplum halini
almışlardır. Sadece çiftleşme içgüdüsüyle zaman zaman erkekler ile bir araya
gelirlerdi. Savaşçı olan bu toplum, daha küçük yaşlarda zorlu eğitimlerden
geçerlerdi. Hatta en çok kullandıkları savaş aleti olan ok ve yayı rahat
kullanmaları için sağ göğsünü zorunlu ameliyat eder ve kesilen yeri ateş ile
dağlarlardı. Bunun dışında tüm savaş aletlerini kullansalarda en önemlisi çift
yüzlü balta, yani Labris’tir.
Sosyal
yaşamlarında aslında tam bir kadın tam bir anadır Amazonlar. Kız çocuklarını
kendileri yetiştirirlerdi. Savaşırlarken dahi, kısa ve uzun etek giymişlerdir.Erkek
egemen Yunan tanrılarının hepsine düşman olmuşlardır. Bu özellikleriyle ana
tanrıça kültünün peşinden gitmişlerdir.
Buna
Artemis ve Efes’te ki tapınağı, örnek olarak verilebilir. Bu gorkemli tapınağın
ilk halinin Amazonlar tarafından yapıldığını söyleyen kişi Tarihçi Pausanias'dır.
Amazonların bu ilk tapınaklarında Ana Tanrıça’ya kurbanlar sunduklarını da
yazılmıştır, ceşitli tarihi kaynaklarda.
Yazar
Pausanias’ın anlattıklarına gore;
Zaman
içinde tamamlanan bu muhteşem tapmakta, Amazonlara saygı amacıyla yapılmış bir
Amazon anıtı da bulunmaktadır. Burada bulunan heykelleri İlk Cağ’ın en unlu heykeltıraşları
tarafından yontulmuştur.
Pausanias,
Amazonların dini hakkında cok önemli bilgileri kaydetmiştir. Ana Tanrıca'nın
ilk rahibeleri olan kadın savaşcıları tanımlarken, onlara bir çeşit "arı” olan
Melissa denildiğinden de söz etmiştir.
Artemis,
Ana Tanrıca’nın cok goğüslü heykeli, dikkat çekicidir. Bu konuda ceşitli
teoriler ortaya atılmıştır.
Bazı
araştırmacılar; Artemis’in göğsünde bulunan çıkıntılara "memeler"
demekte, bazıları bu çıkıntıları "bal peteği” olarak yorumlamakta bazıları
da boğa billurlarının tanrıçaya kurban sırasında boynuna asıldığı yönünde
yorumlamaktadır. Amazon dininin rahibelerine bir ceşit arı adının verilmesi bu
çıkıntıların niteliği konusunda bir fikir verebilir. Bal ve arıcılık Antik Çağ
Anadolu bölgesinde oldukca yaygın olarak yapılan bir işti. Eski pagan
tanrılarının bazıları, ornek olarak "Tanrı Priapos" balı yoneten bir
tanrıydı. Balın cinsel güç ve yaşam vericiliği de buradan gelmektedir.
Tarihci
Pausanias’ın anlattıklarına gore; dinsel torenleri Hippo adındaki başrahibe yönetmekteymiş.
Amazon savaşcı kadınları, Ana Tanrıca heykelinin etrafında silahları ile
birlikte dans etmekteymiş. Dans sonrasında ise koro meydana getirip şarkılar
soylerlermiş. Bu danstan İskenderiyeli şair Kallimakhos da söz etmiştir. Onun
anlatımına gore;
Amazonlar,
Artemission'un ilk halinde, tanrıca adına diktikleri heykelin çevresinde
silahlar ile dans yapmaktaymışlar.
İşte
Amazon kadınları böylelermiş…
Dünya
da çoğu zaman erkek egemen olmasına karşın Anadolu, tarihin her döneminde
böylesine yiğit kadınlar ortaya çıkarmışlardır. Kimi zaman Amazon kadını
Penthesilea’dır,Antiope’dir. Kimi zaman Kurtuluş Savaşında Kara Fatma’dır. Kimi
zaman da kağnısıyla cepheye mermi taşıyan Elif kadındır, Nene Hatundur… Hepsi
Anadolu kadınıdır, dolu dolu yürekleri ve cesaretleriyle bu toprakların
kadınıdır…
Tarihçi
Tolga MERT