24 Ağustos 2016 Çarşamba

Efesli Artemis Tanrı ve Tanrıçaları Yeni Evine Taşıyor "NEA EFESSOS"

"Kentimiz Güzelleşiyor"

Efesli Artemis
Tanrı ve Tanrıçaları Yeni Evine Taşıyor

"NEA EFESSOS"

Tek tanrılı dinlerin yayılmaya başlaması ile antik tanrı ve tanrıçalar çaresiz kalmışlardı. İnsanların artık onlara biat etmeyeceklerini öğrendiklerinde bu dünyada kalmalarının çok zor olduğunu fark etmişlerdi. Bu yüzden her bir tanrı dünyevi görevlerini bırakarak Olimpos ’a kalıcı olarak geri dönmdü.

Yüzyıllardır dünyada “Antik Yunan Tanrıların” el çekmesiyle kötülükler, savaşlar artarak günümüze kadar gelmişti. İnsanlık dünyada her zamankinden daha kalabalık ve her zamankinden daha vahşi hale gelmeye başlamıştı. Yunan tanrıları Olimpos Dağı’nda çaresizce dünyayı izlemekteydiler. Dünyanın gidişatının iyi olmadığını acilen tüm tanrıların görevleri başlarına dönmeleri gerektiğini tartışıyorlardı.

Bu tartışma sürüp giderken insanların artık onları istemediklerini söylemişti baş tanrı Zeus. Ve gitseler dahi dünyada barınacakları bir yerin olmadığını söylüyordu. Dünya 2000 yılda çok değişmişti. Fakat Zeus istek üzerine bu konuyu tartışmak için tüm tanrıları Olimpos’ta ki evine topladı.

Bu tanrılar;
Zeus, Poseidon, Demeter, Hephaistos, Hermes, Dionysos, Artemis, Aphrodite, Athena, Apollon, Ares, Narkisos, Hades, Flora, Hestia ve Hera idi.

Günler süren tartışmalarda bir kısmı dünyaya inmeleri gerektiğini söylerken bir kısmı da artık insanların onları istemeyeceklerini ve barınabilecekleri bir yerin dahi olmadığını söylüyordu. Fakat bir yer vardı. Bu 16 tanrınında hislerinin birleştiği tek nokta burasıydı.
Bu yer Antik Dünyanın en büyük liman şehirlerinden , Artemis’e bağlılığı ile bütünleşmiş kent Ephesus (Efes) idi. Mistik düşüncelerin tanrı ve tanrıçalarda en ağır bastığı coğrafya burasıydı. Dünyayı değiştirmeye tanrılar buraya gitmeye karar verdiler. Burada en büyük sorumluluk ev sahibesi olan Artemis’e düşmekteydi.
Artemis yeryüzüne indiğindeki ilk nokta Artemis tapınağı idi. Antik evinden hiçbir eser kalmadığını gören Artemis arı ve geyiklerini toplayarak kente ve dünyaya hâkim bir nokta göstermelerini istedi.
Gösterdikleri bu nokta Efes kentine en hakim tepelerden birisi olan ve bugün “NEA EFESSOS” adlı butik otelin ta kendisiydi. Artemis Olimpos’a giderek baş tanrı Zeus’a;

- artık dünyaya dönebiliriz, dünyanın en iyi noktasında evimiz var, dedi.

Zeus’ta Artemis önderliğinde tanrı ve tanrıçaları toplayarak Efes’e bugünkü Selçuk’a geldiler. 16 odalı bu otelde her biri bir odaya yerleşti. İnsanlar ile iyi geçinmeleri gerektiğini anlayan tanrı ve tanrıçalar artık evlerinde insanları ağırlamaları gerektiğini düşünüyorlardı, dedi.

Zeus’ta Artemis önderliğinde tanrı ve tanrıçaları toplayarak Efes’e bugünkü Selçuk’a geldiler. 16 odalı bu otelde her biri bir odaya yerleşti. İnsanlar ile iyi geçinmeleri gerektiğini anlayan tanrı ve tanrıçalar artık evlerinde insanları ağırlamaları gerektiğini düşünüyorlardı. Tanrısal güçlerini de kullanarak bu noktayı tanrı ve tanrıçaların evi “Nea Efessos” adını vererek dizayn etmeye başladılar.

Yüzyıllar sonra dünyaya döndükleri için mutlu olan tanrı ve tanrıçalar bütün insanlığın kendilerini ziyaret etmeleri için “Nea Efessos”a gelmelerini istemektedir. Eylül ayında “Nea Efessos” butik oteli bütün insanlık ile buluşuyor.

Bu hayal ürünü hikayeyi ortaya çıkarmam da ki amaç belki de olayların böyle gelişmesini istediğim dendir. :)

Kentimizin dokularını yansıtan daha nice eserlerin ortaya çıkması dileklerimle ...
Tarihçi Tolga MERT


22 Ağustos 2016 Pazartesi

EFESLİ KADINLAR… “Makyaj ve Takı”

EFESLİ KADINLAR

“Makyaj ve Takı”

KADIN HER ZAMAN KADIN

Efes’te kadınlar bugün olduğu gibi maddiyatı iyiyse makyaj malzemeleri alıp kullanabiliyorlardı. Yani çirkin kadın yoktu bakımsız kadın vardı Efes’te … 

Mesela esmerliğinden çok rahatsız olan kadınlar yüzlerini beyazlaştırmak için beyaz kurşundan elde edilen bir tür pudra kullanmaktaydılar. Gözlerini ve kirpiklerini boyamak yaygın bir alışkanlıktı.

Dudak ve yanaklarda bir tür ruj ile boyanırdı. Vücutlarındaki istenmeye tüyleri bir tür arsenik karışımı ile yok ediliyordu.

Yine Efesli kadınların gülüşlerini güzelleştirmeleri için pomza tozu ya da öğütülmüş boynuzdan elde edilen tozla dişlerini temizlerlerdi.

Vücutlarını sabun yerine geçen zeytinyağı ile yıkarlardı. Yağ vücuttan arındırılırken yanında kiride götürüyordu.

Efes’in bazı kadınları bugün olduğu gibi sarı saçlılığa özenmişlerdir. Bu yüzden ya saçlarını boyarlardı ya da peruk takarlar imiş…

Ayna, tarak yaygın olarak kullanılıyordu. Parfüm kutuları ince ve zarif kutulardı.
Saçlarını omuzlarına değecek şekilde bırakırlarmış. Saçlarını şekle sokmak için ise kurdele ve toka kullanılırdı.

Bitki köklerinden elde edilen kırmızı boya kadınlar için önemli bir makyaj malzemesiydi.

Takılarda bugün olduğu gibi kadınların gözlerindendi. Kazılarda ve mezar buluntularında bunları görmekteyiz. Özellikle altın ve gümüşten yapılma takılar kullanılmaktaydı. Ucuz yollu takılar ise bronz, demir ve kurşundan yapılıyordu.

Doğu ile batının etkileşime girdiği hellenizm (M.Ö 4 Yy.) dönemlerinde kıymetli taşlarda takılardaki yerini almıştı.

Giysilerini iğne ve broşlar ile tutturuyorlardı. Bunlar aynı zamanda süs eşyaları idi.
Kulaktan sarkan uzunca küpelerde kullanılırdı özellikle altın ve gümüşten yapılma. Bu küpelerin birçoğu ince işçilik gerektiriyordu.

Soylu Efesli kadınlar kıymetli taşlar ile süslenmiş saç bantları da takmışlardır.

Bileziklerin çoğu yılan başı biçiminde süslemelerle işlenmiş olması etkileyiciliğini arttırıyordu…
Boyunlarına zincir ve gerdanlık takmaları o günlerde de modaydı.

Efesli kadınlar özel günlerde durumlarına göre bazen altından taç takarlardı bazen de taçlar çeşitli çiçeklerden, kavaklardan ve zeytinden yapılırdı.

İnsan her dönemde insan, kadın her dönemde kadın… Süslenmek doğasında var kadınlarımızın büyük ihtimalle, fakat onları bizlerden ayıran belki de en ince detaylardan birisi budur. Elde olan neyse onuna fark yaratmış kadınlar bu topraklarda da dünyanın her hangi bir noktasında da …

Yukarıda böyle madde madde yapmamın sebebi daha anlaşılır olmasıydı, zira bu listeyle çok uğraşsaydım belki birkaç ciltlik malzeme çıkardı.


Çünkü konu kadınlarsa madde bitmez…  

Tarihçi Tolga MERT 


10 Ağustos 2016 Çarşamba

KURTULUŞ YOLU

 KURTULUŞ YOLU 

1990 ’lı  Yıllarda bu kentten Mehmet AKSOY gibi bir heykeltraş geçti.

Ne mi yaptı?

Bugün istasyon meydanı dediğimiz yerde, tarihi Bizans su kemerleri ile karşı karşıya olan “Kurtuluş Yolu Anıtı” ismini verdiği eseri yaptı.

Bu eser dünyada eşine az rastlanan, muazzam bir sanat birikimi ve hesaplama yöntemiyle yoğrulmuş bir eserdir. Heykeltıraş Mehmet AKSOY, bu anıtı yaparken tam 3 yıl boyunca güneşi gözlemleyerek hesaplamalar yapmıştır. Bu hesaplar sonucunda koskoca güneşi murcunun ucuna takarak planladığı eseri gün yüzüne çıkarmıştır. 1995 yılında başlayıp 1998’e kadar azimle, mantıkla, sabırla, sanat ruhu ile kentimize asla unutmayacağımız bir eser bırakmıştır.

Santim santim her milimetresini ince hesaplar ile bezeyen Mehmet AKSOY ’un hesapları sonucu Ağustos ayının 26. Günü saat tam 12.30’da işlediği mermerin üzerinden doğan güneş Atatürk ‘ün yüzünü bütünüyle bizlere göstermektedir. 

26 Ağustos Büyük Taarruzun başladığı gündür. Eserin içerisinden geçerken bu taarruzun insan siluetlerini, ruhunu duvarlarda hissedebilirsiniz. İçerisinde düzgün yürüyemezsiniz çünkü geçiş yolu engebelidir. Çetin doğa koşullarının bir göstergesidir, kurtuluşun zahmetidir. Çünkü az da olsa bu mücadelenin zahmetini hissetmen içindir. Bizler düzlükte yürüyelim diye atalarımızın engebeli yollarda yürüdüğünün resmidir.

Eserin diğer yüzünde Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı’ndan dizeler işlenmiştir.
26 Ağustos’ta Atatürk kentimize güneş ile bir kez daha doğmaktadır.

Büyük taarruz nedir biliyor musunuz?
Türk Milletinin var ya da yok oluşunun mücadelesidir.

Teşekkürler Mehmet AKSOY. Bu kente kattığın büyük ve anlamlı eser için teşekkürler. Senden sonra böylesine anlamlı bir anıtta yapılmadı zaten, iyi ki sen yapmışsın.

Ağustos ayındayız, 26 ’sında saat: 12.30’da gidip görün bu anıtı, çocuklarınıza, eşinize dostunuza gösterin. Böylesine değerli bir eserin kentimizde olmasından gurur duyun. Yapana, yaptırana vesile olana, duyarlı olanlara da sonsuz teşekkürler.

Unutmayın Gazi Mustafa Kemal’in de dediği gibi;
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

Ve unutmadan bir sözünü daha eklemeliyim;
Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz… Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız.

Böyle eserlerin kentimizin her dokusunda çoğalması dileklerimle!

Selam olsun bu topraklara değer katanlara, Selam olsun Mehmet Aksoy’a…


 Tarihçi Tolga MERT 





Selçuk Efes Kent Belleği #EfesSelçuktanerelergezilir

  Selçuk Efes Kent Belleği Zaman Yolculuğu Efes Selçukluların ve Efes Selçuk’un tarihine, doğasına, insanına ilgi duyanların paylaşım noktas...