14 Mayıs 2016 Cumartesi

MÜZELER BİZİM KENT BİLİNCİMİZDİR

MÜZELER BİZİM KENT BİLİNCİMİZDİR

Yaşadıkları şehrin tarihini bilmeyenler o şehri sadece tüketeceklerdir... “
İlhan Pınar…

18-24 Mayıs Müzeler haftasıdır. Bu hafta içerisinde müzeler tanıtılır. Dolayısı ile kentlerin tarihi ve kültürü tanıtılır. Bu tanıtımları anlamak ise kentlilik bilincini geliştirerek kente sahip çıkan bireylerin sayısını arttırır.

Tarihin kaydettiği ilk müze “İskenderiye Kütüphanesi” dir. İskenderiye, bugünkü anlamda müzeler olmasa da İskender’in doğuya kadar gittiği imparatorluğun dört bir yanından topladığı eserleri, depolayan yerdi...

Tarihin kayda geçirdiği bir diğer müze ise Efes Artemis Tapınağı idi. Bu tapınakta da yine Ana Tanrıça Artemis’e sunulan hazinelerin yanında dönemin en ünlü heykeltıraşlarının en güzel eserleri sergilenmekteydi.

Müze sözcüğü ilk defa 16. Yy ’da İtalya’da “Medici” ailesinin topladığı koleksiyonların halka tanıtılmasında kullanılmıştır.

18. Yy ‘da ise herkesin yararlanabileceği modern anlamdaki ilk müze ortaya çıkmıştır. 1750 yılında dünyanın ilk resmi müzesi olan “Lüksenburg Müzesi“ kurularak Kral’a ve Saray’a ait eserler halkın ziyaretine açılmıştır. Bundan sonra Avrupa ve Amerika’da modern müzeler açılarak devam etmiştir. British Museum, Louvre Museum, gibi büyük müzelerin temelleri atılmıştır.

Bunların yanında “kent müzes, kent belleğii” diyebileceğimiz ilk müze ABD’de 1773 yılında Güney Carolina’da Charles Müzesi ilk “Halk müzesi” olarak açılmıştır.

Türkiye’de ise modern anlamda müzecilik 19. Yy’ın sonlarına doğru Osman Hamdi Bey ile başlamıştır.
İşte tüm bu çabaların ardında o toplumun kültürünün, tarihinin biriktirilme ve geleceğe aktarılma amacı vardır. Bu amaç doğrultusunda ilerleyen toplumlar yaşadıkları yerleri daha ileriye taşımışlardır. Bunu Avrupa Devletlerinde görmekteyiz. Çünkü kökenlerini iyi bilen devlet veya kentler geleceğe emin adımlarla gitme arzusu içine düşmektedirler.

Ülkemize gelecek olursak bu iş daha yeni yeni anlam kazanmaya başlamıştır. Müzelerin sadece eski eserlerin depolandığı sergilendiği yerler değil de aynı zamanda bir bellek, bir eğitim yuvası, bir bilinç merkezi, bir kültür merkezi olduğu anlaşılmaya başlanmıştır.

Kentimiz Selçuk ise küçük bir ilçe olmasına rağmen her adımda bulduğumuz binlerce yıllık medeniyet tarihi bizlere dünyanın en büyük açık hava müzesini ve iki kapalı müzeyi sunmuştur. Antik Kent Efes ve yaşadığımız kent Selçuk’un her yanı eserler ile dolu açık hava müzesidir. Bunların yanında Efes Müzesi ve Kent Müzesi geçmişten günümüze bizlere kentli olma duygusunu yaşatmaktadır.

Ailelerden ve öğretmenlerimizden ricam şudur ki; Çocuklarımıza erkenden “Kültürel Miras” bilinci aşılayıp geleceği aydınlatmaya çalışsınlar…

Son olarak bizler “Son Efeslileriz”. Bu anlamda baktığınız zaman bu kenti sömürmeyi değil, geliştirmeyi ve ileri taşımayı hedeflersiniz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Selçuk Efes Kent Belleği #EfesSelçuktanerelergezilir

  Selçuk Efes Kent Belleği Zaman Yolculuğu Efes Selçukluların ve Efes Selçuk’un tarihine, doğasına, insanına ilgi duyanların paylaşım noktas...