KAYBEDEN NESİLLERİZ
Bir neslin beyinen ölüşünü görüyorum…
15 Temmuz darbe girişiminin ardından sosyal medya ve
televizyonlarda yüzlerce görüntü, video, yazı paylaşıldı. Ben ve akranlarım ne
bir darbe gördü ne bir savaş. Fakat az çok hepimiz biliyoruz darbe nedir ne
değildir. O gece darbe ve savaş çığlıklarının hislerimize işlediği geceydi.
Burada ben darbeyi yazmayacağım zaten her yerde bu konuşuluyor…
15 Temmuz gecesi herkes gibi bende sabaha kadar uyumadım.
Ülkemde neler oluyor diye hem sosyal medyadan hem de televizyonlardan olan
biteni izledim. Görüntüleri ve yazılanları gözlemlediğimde dehşete kapıldım.
İnsanım, ülkem binlerce parçaya bölünmüş, parça pinçik…
O gece evde uykudan kalkan kardeşime darbeyi anlatırken
boğazım düğümlendi, gecenin bir vakti okunan sela ürpertiyordu içimizi. Neyin
doğru neyin yanlış neyin düzmece olduğuna kimse karar veremiyordu. Herkes anladığı
kadarıyla bir şeyler düşünüyor, yazıyordu.
Kimisi sokağa çıkın diyordu, kimisi çıkmayın, kimisi darbeye
alkış tutuyordu, kimisi karşı çıkıyordu, kimisi askere saldırıyordu, kimisi
askeri kolluyordu. Kimisinin ise hiç bir şey umurunda değildi. Herkes
bilinmezlikler içinde hareket ederken hepimizin akıllarında şu soru vardı.
Yarın nasıl bir güne güneş doğacak?
Dün nasıl doğmuştu ki yarın farklı doğsun. Psikolojisi her
geçen gün farklı olaylar ile bozulan, aklını yavaş yavaş kaybedenler ülkesi
haline geldik. Coğrafyamızın dört bir yanı kan gölü olmuş iken artık ülkemizin
de dört bir yanı kan gölüne döndü. Haliyle bu ülkenin insanı ruhen bitme
noktasına geldi. Karanlıklar ülkesine dönüşüverdi dünyanın en güzel gökyüzünün
altı. Siyasete güven yok, devlete güven yok, askere-polise güven yok
arkadaşına, eşine, dostuna güven yok. Güven bu ülkeyi terk etti.
Kim için, ne için birbirini öldürdüğünü bilmeyen canavarlar
türedi. Biz bunları tarihin her döneminde yaşadık. Her zaman bizi, bize
kırdırmaya çalıştılar. Ama etnik kökeni ile ama siyasi görüşü ile ama dinsel
kökenleri ile. Benden olmayan düşmanım, senden olmayan düşmanın oldu. Olan
kimlere oldu yine biliyor musunuz? Masum insanlara, masum halka, masum gençliğe,
geçmişimize ve geleceğimize.
Bilimle, sanatla uğraşması gereken nesiller birbiriyle
uğraştı. Kitap okumadı kitap yaktı. Kitap okuyanı, okumayanlar
itibarsızlaştırdı.
Son gelinen noktada “ en büyük asker bizim asker “ naraları
ile vatani görevini yapmaya giden Mehmetçiğimizi itibarsızlaştırdınız. Birinin
iyi olması için karşı tarafın kötü olması gerekmez. Her Türk asker doğardı ya
şimdi ne doğacak? Bilinçsizce savaş çığırtkanlığı yapmayalım.
Paranoyak ve psikolojik olarak çökmüş bir millete her şeyi yaptırabilirsin.
Vakit varken bizler onlardan olmayalım.
Bu ülke hepimizin ve birimiz hepimiziz.
Allah bir daha bizlere böyle bir gün yaşatmasın…
Tarihçi Tolga MERT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder