EFES’TE
TARIM ve HAYVANCILIK
Efes (Ephesus) en bilinen yönüyle liman kenti olsa
da öncesinde de sonrasında da ve hatta bugününde dahi tarım, bu kentin en büyük
geçim kaynağı olmuştur. Bunun sebebi ise Küçük Menderes (Kaystros) nehrinin
verimli ovalar oluşturmasıydı. Bu tanrının Efesliler’e bir lütfu diye
düşünüyorum.
Ege Denizi,Menderes Nehri, Menderes Ovası, 4 mevsimin
en güzel yaşandığı yer olması, En güzel gökyüzünün burada olması bu toprakların
en büyük hazineleridir…
Zeytin ağaçları, çeşitli meyveler, tahıl ürünleri bölgemizin
sonsuz ürünleriydi. Bunun yanında hayvancılıkta ise koyun, keçi, sığır, at,
eşek beslenen hayvanlardı. Bir diğer hayvan ise evcil domuzlardı. Yaygın olarak
beslenen evcil domuz, en önemli hayvansal besi kaynağıydı.
Küçük menderes nehri zarar verse dahi topraklara
fayda sağlamıştır. Taşkınlardan zarar gören mahsuller olsa da zamanla zengin
alüvyonlar ile bezenen topraklar tarımsal açıdan daha da zenginleşmiştir. Fakat
bir götürüsü de dolan liman sonucunda bataklıklar diyarı olmuştur bu bölge…
Arpa, buğday en yaygın tahıllardı. Ekim ayında
toprak sürülür öküz ve sabanlarla. Tohumlar ise elle saçılırdı. Toprahın ruhunu
bilen Efesliler toprağı nadasa (1 yıl dinlenmeye) bırakırlardı. Mayıs ayı
gelindiğinde hasat el yordamı ve orakla yapılırdı, bugün olduğu gibi. Arpa ve
buğdayın tanelerini ayırmak için biçilen saplar düz bir alana yayılır ve
üzerinde at, eşek gibi hayvanlar dolaştırılırdı. İyice ezilen saplar samana
dönüşür ve tahıl taneleri ayrılırdı.
Sapla samanı ayırt etmesini iyi bilmişler.
Eylül ayı üzümün hasat zamanıydı. Tepelerin
eteklerinde olan üzüm bağları toplandıktan sonra bir kısmı yenmek için bir
kısmı da şarap yapılmak üzere ezilirdi. Üzümün suları büyük toprak kaplarda
mayalanmaya bırakılır ve saklanırdı.
Zeytin bugünde olduğu gibi geçmişte de en önemli
tarım ürünüydü bu bölgede. Hatta o kadar değerliydi ki yasalar ile ağaçlar
korunuyordu. Rastgele kesilmesi ve köklenmesi yasaktı. Toplama işlemi bugün
olduğu gibi elle ve değneklerle yapılırdı. Toplanan mahsul, çuvallara
doldurularak ezilirlerdi. Efesliler zeytini hem yemek için hem aydınlanmak için
hem de temizlik için kullanırlardı. Yaşamlarının her alanı zeytinde saklıymış…
Yetiştirilen yaygın sebzelere baktığımızda ise iklim
koşullarına göre; bezelye, fasulye, şalgam, hıyar, soğan, sarımsak, havuç,
pırasa, enginar ve kabak yetiştirilirdi.
Yetiştirilen yaygın meyveler ise; elma, armut, erik,
incir (yemiş), nar, badem idi…
Efesliler avcılık ile de geçimini sağlarlardı. En çok
avlanan hayvan, tavşan, keklik ve yaban domuzuydu…
Arıcılığı söylememek Efes için olmaz elbette. Arılar
topraktan yapılma kovanlarda üretilir ve korunurdu. Ki zaten kraliçe arı Efes
kentinin simgesidir. Sikkelerinde her zaman olmuştur.
İnsan her zaman insan olduğunu tarihe baktıkça daha
iyi anlıyoruz. Sonuç olarak 2 bin yıl dahi olsa aynı insanlardık. Hemen hemen
aynı şeyleri yerdik, aynı şeylere üzülür, aynı şeylere sevinirdik. Aşık
olurduk, acı çekerdik, fakir olurduk, zengin olurduk. Ama insandık nihayetinde.
Geçse bile üzerinden 2 bin yıl …
Geçse bile üzerinden 2 bin yıl …
Tarihçi Tolga MERT
Tolga Mert bu kentin bilge çocuğu..
YanıtlaSil